Bahçemde Bir Gül Açtı

Roman: BAHÇEMDE BİR GÜL AÇTI

Yazar: MAHMUT YESARİ

Özet-Yorum: NAKŞISER SÜREK

İstanbul’un yakın köylerinden birindeki yazlık köşkünde, oğlu ile birlikte yaşayan ünlü yazar Nevres Vacit artık yaşlanmış, gözleri iyi görmemeye başlamıştır. Avrupa’ya sık sık uzun seyahatler yapan ağabeyi Hürrem Hakkı ‘Köşk’e ziyaretlerine gelmiştir. Yaz günlerini, komşuları genç ve güzel Belma ve yakın arkadaşı Ferhunde ile birlikte geçirmektedirler. Nevres Vacit’in oğlu Rasih Nevres, ünlü bir yazarın oğlu olarak babasının gölgesinde kalmaktan rahatsız, atletik, yakışıklı, yaşıtlarına göre kendisini daha muhafazakar ve gelenekçi olarak tanımlayan, çevresine ve kızlara mesafeli görünen bir gençtir. Babasının ilgisinden yoksun, kendi kendini yetiştirmek zorunda kalmıştır. Dostayevski, Tolstoy, Gorki okur.  Babasının otoritesi ve yeteneklerini baskılaması, onu küçümsemesi, fikirlerine değer ve önem vermemesi, istediği mesleği seçmesine itiraz etmesi; onun gittikçe dış dünyayla arasına mesafe koymasına, artık fikirlerini söylemeyip kendisine saklamasına itmiştir. Olaylar ve durumlar karşısında sessiz kalmayı, tepki vermemeyi tercih eder. Çevresinde hiç arkadaşı yoktur, arkadaşlık kurmak istemez. Aynı şekilde kızlarla da arasında mesafe vardır, ona göre etrafındaki kızlar;  kitap okumaz, edebiyat ve sanattan anlamaz, boş ve avaredirler.  Komşuları Belma ve Ferhunde sık sık köşke uğrar, babası ve amcasını ziyaret ederler. Bu ziyaretlerde Rasih Nevres de bulunur ve  sohbetlerine katılmak istemese de, kızların zorlamalarıyla zaman zaman bu fikirlerini onlarla paylaşır.  Belma sportmen, modern ama aynı zamanda uçarı ve şımarık bir kızdır. Hiçbir romanını okumadığı halde, yaşlı yazara yakınlaşıp kendisi ile ilgili bir roman yazdırmak ister. Nevres Vacit bu ilgiden son derece hoşnut, köşkün bahçesindeki limonluğu kaldırıp yerine tenis kortu inşa ettirmek isteyen kardeşine sesini çıkarmaz. Bu Belma’nın dikkat çekmeden köşke daha sık gelebilmesi için bir fırsattır. Tenis kortunun inşası sürecinde Rasih Nevres Belma’ya gittikçe büyük bir tutku ve aşkla bağlanmaya başlar, ama aradaki yaş farkı nedeniyle bu duygularını saklamayı tercih eder. Genç kızın ziyaretlerinden birinde duygularını “Bahçemde bir gül açtı” cümlesiyle ağzından kaçırır ama “romanın ismi” diyerek durumu toparlar. Belma’ya olan aşkı onu gençleştirmiş, aynı zamanda içten kemirmektedir. Oğlunun Belma’ya aşık olduğundan şüphelenmekte, büyük bir kıskaçlık duymaktadır.  Bu arada mirasyedi ağabeyi Hürrem Hakkı’da genç kızlara gizli bir ilgi duymakta, Belma’yı Avrupa’da aşık olduğu Jülya’ya benzetmektedir.

Gözleri iyi görmeyen Nevres Vacit, söz verdiği romanı yazabilmek için oğlunun yardımına ihtiyaç duyar. Çalışmalarını sıklaştırır, roman bitmeden önce tenis kortunun yanına bir gül fidanı diker. Romanın yazımı bittiğinde gülün açacağını ümit eder.  Bu arada kızlara ilgisiz gibi görünen Rasih Nevres aynı anda iki kızla birlikte olmaktadır. Bir taraftan köşkün hizmetçisi Emine ile diğer taraftan kendisine deli gibi aşık olan Ferhunde ile zaman geçirmektedir. Ferhunde Belma’nın ön planda olmasından rahatsız olmakta, onu konu edinen bir romanın yazılmasını son derece kıskanmaktadır. Rasih Nevres’le gizli buluşmalarında bu duygularını dile getirir.

Nihayet roman basılır. Gazetede çıkan ilk eleştri yazısında da romanın “genç ve canlı” oluşundan bahsedilmektedir, buna karşılık tahliller ve tasvirlerden birçoğu da toy bulunmaktadır. Bu çelişkiyi izah etmekte zorlanırlar. Kendi yazdıklarını okuyamayan yazar, ağabeyinden kitabın değişik birkaç sayfasını okumasını rica eder. Üç beş cümlede kitabın kendi yazdığı roman olmadığını anlar. Romanın baş kahramanı aynen Ferhunde’ye benzemektedir.

Yorum:

Romanın ana teması; aşk, gençlik-yaşlılık, kıskançlık, ihtiras, kadın erkek ilişkileri gibi temel insanlık özelliklerinden bazılarını belki de en çok işlenen konularını ele alıyor.

Roman karakterlerinin hemen hepsi aşıktır. Yaşlı yazar, genç Belma’ya; Ağabeyi İtalyan Jülya’ya (aynı zamanda tüm genç kızlara ilgisi içten içten sürmektedir) oğlu Rasih Ferhunde’ye, hizmetçi Emine Rasih’e aşıktır. Ama en tutkulu, ümitsiz, karşılıksız, derinden işlenen aşk yaşlı Nevres Vacit’in genç Belma’ya duyduğu aşktır. Artık son demlerini yaşayan yazar “kendine bile itiraf etmek istemediği” aşkının karşılıksız olacağını bile bile kendisini bu duygudan koparamaz. Aşkını gizler, belli etmez. Romanının ismi olan “Bahçemde bir gül açtı” aslında yazarın “kalbinin ani, zaptına imkan, kudret bulamadığı bir feryadı idi”. Yaşamının son demlerini aşkı yaşayarak geçirmek istediğini şu sözlerle belirtir: “Ben onun beni sevmesini istemiyorum!” “O’nu yanımda istiyorum. ….. kalbimde bir gül açtı ve ben bu gülün kokusunu doya doya koklamak ve koklıya koklıya ölmek istiyorum!”

Nevres Vacit karakteri, aşık yaşlı adam figürü olmasının yanında aynı zamanda otoriter baba figürü olarak da işleniyor. Oğlu ile arasında daima bir mesafe vardır. Onunla olur olmaz konuları konuşmaz, onunla hiçbir zaman “bir arkadaş samimiyeti, laubaliliği” içinde olmamış sorularını “hep emirle, otoritesini kullanarak sormuş, tahakkümle konuşmuştu.”

Romanda Ferhunde, hakkında roman yazıldığı için Belma’yı kıskanır. Bunu yer yer açığa da vurur.  Rasih Nevres’e ise doğrudan söyler: “Babanın fikrini çel. …… zihnine gir, Belma’nın, onun kafasındaki hayalini boz, değiştir. ….Romanın kahramanı ben olmak istiyorum.”

Romanın ana karakterleri zengin, üst düzey bir yaşam sürerler. Evlerinde bahçıvanı, hizmetçisi vardır. Ağabey Hürrem çalışmaz, mallarını satarak yaşamını sürdürür. Yeğeninin tanımıyla “bir Snob burjuva” dır. Nevres ise yazarlıktan iyi para kazanır ve kazandığı paraya göre de yaşar. İki kardeş tartışmalarında birbirini burjuvalıkla suçlarlar.

Aşk ve kıskançlık ana teması yanında yazar yer yer karakterlerinin ağzından; yaşam üzerine, dostluk, dürüstlük, bencillik, yoksulluk-asalaklık gibi kavramlar üzerine düşündüklerini de okuyucuya aktarmakta.  Dostluk üzerine Rasih şunları söyler “… insanlar iki kısımdır: Ya hırsız, yahut dilencidirler. Hapishanelerde pinekleyen hırsızlar, sokakları dolduran dilenciler, aramızda serbest ve açık alınla gezinenlerden daha çok namusludurlar. Muhtaç, hasta, harap zamanlarında sokulurlar, dostluk, arkadaşlık, muhabbet, samimiyet dilenirler. Bunlar, düşkün ve yorgun ruhlulardır. Öbürleri dostluğumuzu, muhabbetimizi, samimiyetimizi çalarlar.”   Hürrem Hakkı ise bazı doktorların hodbinliği (bencilliği) üzerine şu düşüncelerini sıralar: “ ………….şehrin lüks semtlerini, …. bir dolaş. Doktor apartımanlarının, tüccar apartımanlarile yarış ettiğini göreceksin. İnsani vazife ha!……..” “Bir doktor tanıyorum, dostlarile konuşurken duydum: Artık para almaktan yoruldum! diyordu”.

Yan köşkte oturan komşuları Kamil bey ise; “damatlık mesleği ile taayyüş eden insanlardandı. Müflis Paşazade, Beyzadeler, bu sanatın ileri gelen, mühim erkanındandırlar. ………Zeki bir fakir çocuğu, mahalle mektebini bitirince, evin nafakasına yardım için bir işçinin yanına çıkarlığa girerken, mütereddi Beyzade, Avrupaya tahşiye gönderilir.”….. “Vapur, tramvay parasını tasarruf için sabah akşam kilometrelerce yol yürüyen amele, bu tufeyliyi (asalak) daima arabada, otomobilde görür”

1 thoughts on “Bahçemde Bir Gül Açtı”

Yorum bırakın